"Daha 7 ayşında kız çocuğuydu o."

Neyse çalışma saati gelmişti. Oradan ayrıldık. Hesabı öderken kız yine gelip bize kolonya tutmuştu gülerek. "Yine bekleriz efendim" demişti.
Ertesi gün ben yine gittim oraya. Kız yine oradaydı. Yemeği yedik ve kız yine çay geitrmişti. bana öylesine güzel bakıyodu ki. Hele o seyrek dişleri göründüğünde dahada tatlılaşıyordu. Sonra ben çay sigara içerken oda gimiş benim şarkımı açmıştı. Artık durmadan yanıma geliyodu. bende takılıp güldürüyodum onu. Beni çok sevmişti. Artık her öğlen yemeğimi orda yiyordum. Bir gün yine yedikten sonra kıza bahşiş verdim ama almadı. Onun yerine gelirken bana sakız al şekerli olsun dedi. Bende bir poşet dolusu sakız çikolota filan aldım. Artık hergün gittiğimde ona ufak tefek hediyeler alıyordum.

Her öğlen gibi oraya gittim. Biz haftada bir kaç gün sevgilimle yemeğe giderdik. O günde onunla gittim. Sevgilimin adı Gamze idi. Gamze de sevdi küçük kızı.
Gamze; beni göstererek bak ben bu abiyle evleneceğim dedi sende gelirmisin düğünümüze dedi.
Küçük kız öyle bir olduki. Birden o küçük şirin yüzü değişti, sonra ağlamaya başladı. Nerden bile bilebilirdim ki sölediklerimi gerçek sanmış. Neyse bir daha Gamze'yi götürmedim oraya. Sonra bir kaç defa daha gittim yanına. yemek yedim. Her gidişimde ayrılırken yarın gene gelcenmi dimi diye soruyodu elbette derdim .
Aradan tam 7 ay geçmişti. Ben üniversiteyi kazanmıştım. Küçük kızı 7 aydır görmüyordum. Çünkü o iş yerindenden ayrılmıştım, sürekli arkadaşlarımla beraberdim. O yeri ise zamanla unutmuş gitmiştim.
Geçen hafta evde tek başımaydım. Canım çok sıkılıyodu. Tam bir arkadaşımı arayacaktım ki arkadaşlarımdan biri aradı. Çarşıya gel takılalım diye. Bende tamam dedim. Onun evi çarşıya oldukça uzaktı. 1 saat sürüyodu. Bizim ev ise sadece 5 dk'lıktı. Ben yinede çıktım çarşıya. Onu beklerken napayım napayım diye düşünürken, o kız geldi aklıma dedim biraz şununla vakit geçireyim. Gittim restorana baktım kızı göremedim. Garsonlardan birini çağırdım.kızı sordum."Haberiniz yok muydu?" dedi...
Anlattı bana. Nedenini bilemiyorum ama herkesin içinde ağladım. Kız lösemiymiş. Benim ona son gittiğim günde ölmüş.... İçim öylesine bi kötü oldu ki anlatamam. Meğer işyerinin sahibinin kızıymış. Garsonluk yapmak istediği için buraya geliyomuş sürekli. Fotoğrafını koymuşlar en görünür yere ve hemen önünede benim ona aldığım bebeği. Ben gelmediğim günlerde bu bebeğe sarılır ve kapının önüne oturur sürekli yola bakarmış. garson anlattı. Gelmeyeceğimi iyice anladığı günlerde olucak heralde gelir masalara bi göz atar gidermiş ve şimdide bu bebeğide babası resiminin önüne koymuş. Hastaneye götürürlerken bebeğe sarılı bi şekilde can vermiş. İsmini hiç soramadığım bu küçük kızın adı Gülmüş.

O sırada arkadaşım gelmiş, telefonumu çaldırıp duruyodu. Bense kapattım telefonu. Resimini önüne bir sakız daha bıraktım, şekerli. Bir tanede kendime aldım. Bir çay istedim. Gözlerim masaların arasından taa gözlerime uzanan bir şirin yüzü aradı. Kulaklarım ise o ince ve güçsüz sesi: "ne alırdınız efendim"
Resimler:
1. A deviation by ~TheTruthfulLiar
2. A deviation by ~takingxthexfall
3. A deviation from ~ Melek
0 yorum:
Post a Comment