Sunday, September 09, 2007

Kedi: Hiç bir hayvanın gözlerine baktınız mı? Birşeyler anlatıyor mu, var oluşunun bir amacı var mı diye sorguladınız mı ? Oysa onlar da bizim gibi dünya hapishanesine kapatılmış canlılar, belki onlar da yüzyıllardır konuşmamaktan sıkıldılar ve bir gün başlayacaklar söyleyemeye bunca yıldır söylemek isteyip beceremedikleri şeyleri. Gözlerine baktığım her hayvan dudaklarını oynattığında heyecanlanırım. Beni ısıracak mı diye değil acaba konuşacak mı diye. Hayvanlar konuşmayı bırakalı çok oldu, onlar da Amerika Kıtasındaki ağaclar ve kızılderelilerle aynı anda sustular. Bir hayvana yiyecek verdiğiniz zaman onun gözlerine bakın, eğer iyi bir çocuk olursanız “teşekkürler” dediğini bile duyabileceksiniz.

—– & —–

Kadeh: Hiç sadece öpmek için onu, değdirdiniz mi dudaklarınızı bir kadehe? Hissediyor mu birşeyler, sadece bir çıkar için öpmek duygularını incitir mi diye sorguladınız mı?Oysa onlar da bizim gibi bir meyhane masasına sıkışmış cisimler. Belki onlar da bir fahişe gibi hissizce öpülmekten sıkılmış, artık birşeyler hissetmek istiyorlardır. Bir kadehi ne zaman elime alsam heyecanlanırım. İşte şimdi, tam şu anda, öpeceğim onu ve içmeyeceğim içindekinden. İşte o zaman, ger koyduğumda masaya dayanamayacak ayrılığımıza ve kırılıverecek. Ama yenildim hep arzularıma, içmeden bırakamadım kadehi. Eğer siz de iyi bir çocuk olup sarhoşca böyle düşünürseniz, bardak kırıldıktan sonra annenizin azarlamasından korkmazsınız.

0 yorum: