“Vay ocağın bata.Hiç böylesini görmedim.Sıyrıldı gitti. Göz açıp kapayıncaya kadar uçtu da gitti.Vay anasını, ne de güzel, ne de uçan bir atlı kız! Yelesi uçuyordu tam kuyruğundan koptu gitti!”(s. 24)
“Ankara’nın ilk karı kirli olur, gürültülü olur. Bilinçli Ankaralı iseniz o karla oynamazsınız bile. O karın içinde meclisin ve etrafını saran iç ve dış kuvvetlerin kiri vardır. Bu yüzdendir ki meclis ara dönemde de tatil vermek ister. Bilincli Ankaralı iseniz anlattığım gibi o kara elinizi sürmezsiniz. ” dedi köprünün kenarında, ateşinin yanında, ısınmaya çalışan, kır sakallı, kirli ama ak yüzlü adam..
“Ama” diye söze başladı genç kız, ” İzmir’den geliyorum ben, orada biz pek kar görmeyiz. İlk geldiğimde sabahları yerde oluşan, adının kırağı olduğunu sonradan öğrendiğim karlarla bile oynamıştım ben.” Ellerini birbirine sürtüştürmüştü konuşurken. Üşüdüğü her halinden belliydi yavrucağızın.
“Üşüyor musun?” diye sordu yaşlı adam kar konusunu ne kadar uğraşsa anlatamayacağını anlamıştı sanki. “Evet” “Sen AŞTİ’yi gördün mü Ankara’da, yoksa hususi aracınız ile mi geldiniz?” “Araba ile geldik” Gözü ailesinde kalmıştı, sürekli etrafına bakınıyordu. “Ankara’da soğuğu tanımak istiyorsan AŞTİ’ye götürmesini iste babandan, orada anlayacaksın hayatta esas soğuğun ne olduğunu.”
Güzel giyimli çift sert adımlarla yaklaştı. Dikkat çekebilmek için elinden geleni yapmış bayan, çocuğun elini acıtırcasına kavradı ve çocuğu sürüklercesine götürmeye başladı. Baba ters ters baktı yaşlı adama, ancak alışmıştı artık gelen gidenin bu şekilde rahatsız etmek için bastırılan bakışlarına. Çocuk vedalaşamama hüznüyle boynunu arkaya çevirdi. Annesi sürüklüyordu, çocuk yaşlı adamın gözlerini yakalamak istiyordu, annesi öğüt veriyordu, çocuk meclisin duvarlarının kirlerini söküyordu.
“Gördün mü?” “Gördüm” “Üçünü de?” “Gördüm”(s. 426)
(Yaşar Kemal/Yer Demir Gök Bakır) (04.01.2006/6:58)
0 yorum:
Post a Comment