Monday, September 05, 2011
Duvar
Yalnız kalmak alkolden daha çok sarhoş ediyordu sanırım beni. Evde çok bunaldım ve dolaşmaya çıktım. Sokak lambaları Schubert'in notaları gibiydi o gece, tek tek basarak notalara dolaşıyordum ara sokaklarda. Duvarın üstünde yalnız başına içen bir adam gördüm. Yakınına gittim, "tüm bakkallar kapanmış, fazladan biran varsa benimle paylaşır mısın" diye sordum. İsteksizliği gözünden okunuyordu, daha sarhoş olamamıştı ve sanırım tanımadığı birine son iki birasından birini vermek istemiyordu. Benim gibi bıkmıştı yalnızlıktan, yalnızlığıyla takas etti birasını kendince. İsminin Cemal olduğunu söyledi, birayı açar açmaz kendini yaşadıklarını dertlerini paylaşmaya başladı. Cemal saçma sapan bir adam, hayatında hiçbirşeyi başaramamış, ama umarsizca kendine güvenen kendinden emin bir adam. "Olmasaydı" kelimesini ağzından düşüremiyor anılarını anlatırken. Cemal sokakta yanından geçtiğin, ama dikkatini çekmeyen adam, pazarda satış için bağırmaktan çekinen, sessizce işine bakan bir adam, Cemal sevişirken kadını ne kadar istese de ona şaplak atmaya çekinen bir adam, başarısız ve yalnız bir adam. Kendini anlatmayı bir anda kesti, gözlerini bana dikti. "Sen hiç kavga etmemişsin, yüzünden belli" dedi. "Neden?" diye sordum, "her kavga edenin yüzünde yara izi mi olur?", "hayır tabiki" dedi. "Sen kirlenmemişsin, her kavga edenin gözlerinde nefret olur, sana o nefret hiç sıçramamış". Öyle diyorsan öyledir dedim. "Sen anlat biraz da, kimsin, nesin, neden yalnızsın?" dedi. Anlatmaya başladım, bu aralar anlatmayı çok seviyorum sanırım. Kendimi kaptırmış, küfürler savurarak, tüm duygularımı yansıtarak sorunumu anlatırken "sen çok güzel seviyorsun, öyle sevmemelisin" dedi. Sustum kaldım, ne diyeceğimi bilemedim. Bu herkesin dilindeki genel geçer bir tavsiyeydi, ama ilk kez bir anlam ifade etmişti sanırım. "Gel" dedim, "seninle kendi müziğimizi çalalım bu gece", "ne müziği gecenin bu saatinde" dedi. Yine çekinmişti, kendini arka plana atmıştı başkalarının huzuru için. "Gel" dedim, "sessiz müzik bu, tek başıma çalınca kopuk kopuk oluyor, güzel bir müzik için birden çok insan gerekiyor."
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
0 yorum:
Post a Comment