Sadede gelelim; vakit kaybetmeyelim. Örtülü ve açık mesajların gereğini yerine getirelim.
Sayın Demirel’i yeniden cumhurbaşkanı seçelim; ardından bir kere daha, beş kere daha, yüz kere daha cumhurbaşkanı seçilmesini sağlayacak anayasa değişiklikleri yapalım. Adını yetmiş beş üniversiteye, 2500 sokağa, onyüzbin stadyum, okul ve belediye parkına verelim.
Üstüne bir de “Demirel’i koruma kanunu” çıkaralım. Paralarda, pullardaki Atatürk resimlerinin yanına “hazret”in de resmini koyalım.
Başını örterek okumak isteyen kızlar Arabistan’a, erkek öğrenciler Sudan ve Pakistan’a gitsinler. Kamu alanlarında başörtüsüyle bulunmak isteyen ev kadınları da Hindistan’a Patagonya’ya, Pasifik Muz Cumhuriyetlerinden birini seçsin.
RTÜK’ü TRT’ye, TRT’yi, DDY’ye, DDY’yi Jandarma Genel Komutanlığı’na; Milli Eğitim Bakanlığı’nı YÖK’e, YÖK’ü ise TSK’ye bağlayalım. Yargı zaten bağımsız olduğu için onu olduğu gibi bırakalım.
Seçim kanunlarını değiştirelim; her ipini kıran oy kullanmaya kalkışmasın, seçmen kimliği kazanmak için YÖK yeni bir sınav işkencesi icad etsin, 100 üzerinden 60 alamayan vatandaş sayılmasın. Sınavda Milli Mücadeleye yardımcı cemiyetler, medeni hukuk, anayasa ve Recep Peker’in İnkılap Tarihimiz isimli eserinden sorular olsun.
CHP, seçim sonuçları her ne ise farketmez hep iktidarda olsun; Baykal hep başbakan olarak kalsın, Demirel zaten köşkte! Kekâ!
Rejime zararlı olabilecek zihniyetteki sözde vatandaşları fişleme işini bizzat yürütmekten vazgeçerek uluslararası nitelikteki Google, NSA veya Microsoft gibi firmalara ihale edelim çünkü biz beceremiyoruz zaten. Zararlı olduğu kesinleşen vatandaşları da Titan füzelerinin kuyruğuna bağlayıp uzaya yollayalım.
Şu yarım kalan aydınlanma devrimini de bir ara el atıp tamamlayalım; sokak lambaları değiştirilsin, daha kuvvetli ampüller takılsın. Meydanlar, parklar, tarihi binalar ışıl ışıl olsun. Lazer projektörleri ithal edelim, yukarıdan birkaç uydu kiralayıp Türkiye’yi geceleri de uzaydan aydınlatalım!
Danimarka’nın etini çimdikleyelim, Avrupa Birliği’ni dövelim; Bush’a kafa atalım!
Bütün köylere birer piyano dağıtalım; ihtiyar heyetlerini Mozart’ın partizisyonlarından imtihana çekelim, başaramayanı köy çeşmesinde ıslatıp ıslatıp dövelim; dinci gazeteleri kapatıp çalışanlarını İran’a yollayalım; kimsenin okumadığı Resmî Gazeteyi de kapatıp bilumum resmi ilan, kanun, tüzük, yönetmelik gibi şeyleri sütun santimi onbinmilyon liradan Cumhuriyet’e verelim; bakalım yine tersten manşet çekerler mi?
Yatırımları artırıp israfı önleyelim; kahveleri kapatıp fabrikalar açalım (Rahmetli Cemal Gürsel’in projesiydi ve o güne kadar bunu kimse akledememişti!), Sümerbank mağazalarını yeniden hizmete sokalım. Köy enstitülerini ihya edelim. Şehirli çocuklarına, köy enstitülerinde 2 sene staj yaptırmadan diploma vermeyelim. Halkevlerini diriltelim, Kur’an kurslarını, İmam-Hatipleri, İlahiyatları kapatalım.
Yol vergisi koyalım, mızıkçılık eden işadamlarına dayayalım Varlık vergisini akılları başlarına gelsin.
Yurdun her yanını ağaçlandıralım; tembellik edenleri döve döve fabrikalarda çalıştıralım. Dişlerimizi yemekten sonraları mutlaka fırçalayıp altı ayda bir doktor kontrolünden geçmeyi ihmal etmeyelim. Alışveriş ederken etiketlere dikkat edelim.
Tanımadığımız amcalarla konuşmayalım, terli terli soğuk su içmeyelim.
Hebe hübe, lim, lım, lum, lüm...
Konuk Yazar: Yusuf Ziya Kavak
Thursday, August 31, 2006
Hebe Hübe Lim Lüm...
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
0 yorum:
Post a Comment