Monday, August 31, 2009

O zaman Haleluya!

Herşeyle herşeyin arasındayız
Birine öyle uzak ötekine bu kadar yakın
Ağzına sıçmışlar duyduğuma göre
Bıyık bırakmışsın

Dişin ete sürtünürken çıkardığı sesi duyuyor musun?
Cızırtılarla
Bilmem neden suçluyuz
Bir sonbahar denizine dökülürken klarnet eşliğinde akşam
Çay içip sohbet etmemizi
Çağırıyorlar tanık sandalyesine

Haleluya demeden olmaz
Haleluya demeden olmaz

Şaşıyorum hâlâ insanı kanatan hakikatler olmasına
ve yalnızlığa
Yalnızlığın yumurtalıkları falan var
Salataya karabiber koyar gibi sallanıyordu kolu
Ölmekte olan kadının
Ayağında kan kırmızısı bir çorap
Bıraksalar tetiklerimi evde bırakırdım sayın jüri üyeleri

Ve atardım yalnızlığın tâ yumurtalıklarına kadar bir yumruk

Haleluya demeden olmaz
Haleluya demeden olmaz

Bana gözlerimi vermiyor
Eteklerini kısaltıp yüzlerini saklayan kadınlar
Hışırtılarla
Üzülme sen biz de sarhoş şarkılar birgün söyleriz
Bir plak iğnesinin çizdiği yüzlerle üzülmezsen

Tasmanya'da amma da dudaklarımızı tükürürüz
Tetiklerini yitirmiş bir otomatik tüfekle
Bak insan sevmesini öğrenebilir hapishanesini
At yalnızlığın yumurtalıklarına bir tekme daha
Hayır Port Arthur'a sapmadım önünden geçtim sadece
Silah sesleri geliyor
Şu kafetaryadan veya daha yakından DAN DAN
Sayın jüri üyeleri hayata düşeceğimi bilseydim aranıza
Dün adlı bir dağdan
Terliklerimi evde bırakırdım elbette bir de
Cebimde bulacağımı sandığım kibritlerimi
Suç aletlerimi

Ellerini yüzüme örten o kağıt kız artık...

Haleluya demeden olmaz
Haleluya demeden olmaz

Elimde tek bir tetik ve yalnızlığın tâ yumurtalıklarına varana kadar
Kolu elbette salataya karabiber koyar gibi sallanmalıydı
Arabalar yavaşlayarak yanından geçerken

Bunlar ellerim bu ahlâkım bu az önce çıkarttığım yangın
Hayır çorap kırmızı sadece
Aceleye getirilmiş bir gecenin yarısında
Bak ben söyleyeyim bıktım senden ve tanrılarından DAN DAN
Silah sesleri geliyor
Dinle plakların iki şarkı arası cızırtısından şimdi sesimi
Bir sessizlik planladım misafirlere
Zor pazartesiler geçsin
Kızlar sokaktan istediği erkeği seçsin diye
Çünkü blues az anlıyor musunuz

Haleluya demeden olmaz
Haleluya demeden
OLMAZ...

Onu da ver diye haykıran RAN RAN
Misafirlerin arkasından DAN
Artan jambon cips ve şampanya
Ya şu evi de yakmalı şu küçük kızı da öldürmeli
Dişin eti özlemesini duyuyor musun
Vınıltılarla
Salataya karabiber koyar gibi sallanan kollar

Haleluya demeden olmaz
Haleluya demeden

Bu gruba bir basçı lazım
Çünkü adalet az

OL
MA
Z

Şimdi şehre su veren bütün vanaları kapatmalıyım
Sokaklarda yalnızlığın yumurtalıkları var ve yazman hanım
Benimle evlenmeyen
Ne çok tütünsüz bol vitaminli bordo çoraplı kızlar
Var ve inanın birbirlerine çok yakışıyorlar
Bu delik alnınızın ortasında iyi durdu bayan
Bir hatıra Port arthurdan DAN
Evet bu hayatın biraz kırmızısı az az
Daha yüksek sesle
HALELUYA DEMEDEN OLMAZ
HALELUYA DEMEDEN OLMAZ

Bilseydim tetiklerimi terliklerimi evde bırakırdım
İlkokulların kurumakta olduğunu böylesine
Evet hep beraber

Haleluya demeden olmaz
Haleluya demeden olmaz

Siren sesleri yaklaşıyor
Hamburgerinizden geçen bir mermi
Yalnızlığın ta! yumurtalıklarından geçen bir tekme
Hayatınızın ortasından geçen sidikli bir aşk ta! aşk
Bütün haksız yere övülmelerim gözlerimin önünden

Ellerini yüzüme örten kağıt kız artık
- ateşinizi alabilir miyim -
Haleluya demeden olmaz
Haleluya demeden olmaz
Sigara kullanmam
Port Arthur'dan silah sesleri geliyor veya çok daha yakından
Ve arlanmaz devrimci gülüşümü nereden bulduğumu soruyorsunuz
Kendinize DAN DAN
Mesela karşı masadan sayın cinayet masası yetkilileri
Bir armağan bir armağan
Danseden hayaletlerinizi kırıyorum
Şangırtılarla ve birbiri ardından
Bir an şakağımı soğuk bir vanaya dayıyorum
Ölüler geçmiş buradan
Haydi hep beraber dişleri gıcırtılarla

Haleluya demeden olmazzz
Haleluya demeden olmazzz

İnsanları değil tenhalığı sadece

yaşamak sadece yaşamaktan ibarettir
boş bir oda gibi nedensiz
aşk şiirleri ve yanan şehirler buradan gelir
yine de kimse inanmaz


Enis AKIN'a ve 029'a teşekkürler.
Her ne kadar birileri seslendiği şiiri benimle paylaşmasa da...

Wednesday, August 19, 2009

Atıştırmalık Birşeyler

İkinci sınıf restoranların servis masalarındaki çatal bıçak eksikliği kadar noksandı duygularımız birbirimize karşı. Yiyemezdik ki yemeği, yüzümüze gözümüze bulaştırırdık.

Dur çağırma garsonu, nasıl olsa soğudu yemek artık.