Sunday, September 09, 2007

Dün Dündür Bu Gün Bu Gündür!

Düşün, taşın biraz da kaşın, saatini ileriye al, sonra geç kalırsın sabah toplantılarına. Oysa yok toplantın, yat güzelce. Özel birşeyler düşün, fark yarat. Hediye al, hediye yak. Özel birşeyler olmalı. Canlı birşey olmalı. Evet o olmalı dersin işte geçmişteki gibi. Gima vardır Ankara’da önünde buluşmak için onca yüz olmasına rağmen yakınlarında başka yüzler arayan insanlar görürsünüz. Eğer iyi bir çocuksanız hele bir de şansınız varsa beni Gima’nın içinde veya önünde Gima’dan henüz alınmış biramı yudumlarken görebilirsiniz. Sonra uyduruk bir çanta vardır. Hediye olamaz bu diye düşünürsünüz. Toplanırsınız. Toplaşırsınız. Daha sonra Ankara’nın en güzel yerine Ankara’nın en eğlenceli ama en kötü haritasıyla gidersiniz. TCDD’ye ulaştığınızda içinizi bir çocuğun sevinci kaplarsa hemen sevinmeyin, çocuk filan değilsiniz artık. O his sadece Lunaparkta eğlenmiş ve anne elinde bir yerden bir yere göçen ufak çocukların farkedemeden düşürdüğü mutluluklardan kaynaklanıyor. İnsan özlemeli mi geçmişi özlememeli mi halen karar verebilmiş değilim. Belki genelleme yapmamak en iyisi derim kendime, ama genellikle genelleme yapılır bu cümledeki gibi. Kendimle çelişiyorum, gerekisiz yere insanlarla çekişiyorum. Populerlik ve kendini kanıtlama dürtüsü olmasa insanlardan nefret etmeyecektim biliyor musun? Hiç kendini suyun üstünde sırt üstü güneşe bakmaya çalışırken yakaladın mı ? İçeri gir TCDD’de. İnsanların uyudukları, içerisinin nasıl koktuğu çok iyi bilinen odaya dair içnde çok büyük bir sempati uyandır. Ardından trenlerin olduğu yere ilerle, telefon çalsın. Hiç görmediğin birisini gör, çok iyi tanıdığını düşündüğün bir insanın varlığını hiç bir zaman kabul etme. Haydi tut elinden insançsız dinlerinden bir tanesinin. Yetişmelisin araba bal kabağı olmadan. Mutlu muhabbetler et, içeriğini umursamadığın kirazlar gibiydi zaten o vakitler ettiğin muhabbetler. Yürüyen merdivenden ters çıkmaya çalışırken ne yapıyorum ben diye sormadın mı hiç kendine ? Koş, dere bayır koş. Yüz, dalgalar boyu yüz. Say içinden 1000′e kadar hiç birşey düşünmeden sıkılmadan. 1000 lerce kulaç at. Rap müzik dinle. Mutlu et ki mutlu olasın. Genç kalasın ve bir de zahmet olmazsa bu dünyadan zevk alasın olur mu ? İçeri girdiğinde şarakadn ters tepki al. Penaltı noktasına galibiyet golü için geç. Topu kaleciye at, o gol yiyecekse zaten yiyecektir. Hem kurtarıldıktan sonra top olmanın anlamı nedir ki? Kaleci dediğin de ağın tersi zaten. Yine de “Ay” doğacak bu gece, eğlenilecek… Herne kadar bensiz eğlence benim evrenimde olmasa da… Yanlış anladığın bir şey var belki, ama benim birden çok yanlışım var ve doğrularımı götürüyorlar. Sen de benim gibi doğrularından olma güzel kız. Yine de gül be güzel kız… *19

0 yorum: