Friday, April 21, 2006

Keremin Blogu...-Kö- ve At Avrat İbo

   Okuyanlar beni tanımaz ama bu bloglar alemine girdiğim gibi dengesiz dengesiz elime geçen blogu okurum. Hiç kimsenin arkadaşlar linkinden tıklamadığım yoktur. Yine geçen gün TekmeTokat'ın son yazısının yorumlarına bakarken Ferhat diye daha önce hiç girmediğim bir bloga denk geldim. Blog'a ilk girdiğimde kendini betimlemek için kullandığı yazı çok ilgimi çekti ve blogun en üstünde doğal olarak son yazısı vardı. Utanarak söylüyorum ki son yazısı pek ilgimi çekmedi. Ancak altlarda At Avrat İbo diye bir yazıya rastladım ki - ki o da başka bir blogdan idi. - çok beğendim. Yazıyı yazan arkadaşımız cidden zor ve uzun bir çalışma
sonucu oluşmuş bu yazısı ile bloglar alemine çok sıkı bir giriş yapmış.  Blogunu açar açmaz başlığı -Kö- ve blogunu betimlemek için kullandığı yazı ( söylemem merak edin girin bakın :) ) çok ilgimi çekti. O da benim gibi bloglar alemine yeni giren biri...

Ona da bana da başarılar...

Google Soruları & Bilim ve Teknoloji


         Benden başka kimse tıklıyor mu google ın şu sorular içeren reklamlarına? Allahım yarabbim deliricem. Benim gibi hayatının büyük kısmını nette geçiren bir insan için internet sitelerinde reklamlar göze batmaz önemsiz şeylerdir. Eğer site sahibinin iyi hizmet verdiğini ve uğraştığını görüyorsam tıklarım reklamlarına öbür türlü istediği kadar pop-up açsın istediği yere reklam koysun umursamadan aradığım şeyi bulmaya çalışırım. Ama bu google'ın soru içeren reklamları beni delirtecek. Cidden amacına ulaşabilecek nadir internet reklamlarından biri olarak görüyorum ben google'ın soru reklamlarını. Çünkü meraklı bir insanı çok çabuk alt ediyor. Mesela ben . Şimdi birisi gelse seni o sorulardan yazılı yapacağız dese yüksek ihtimalle tüm soruları doğru cevaplarım. Sonuç olarak bu bilgimden sizlerin de faydalanmasını istedim. Tabi bilmiyorum kaç kişi umursayacak ama bu çalışmayı size sunmasaydım içim rahat etmeyecekti...


Gelelim Sorularımıza...

Gökyüzü neden mavidir ? [ Gökyüzü Neden Mavidir ]

Gökyüzünun mavi gorunmesinin (dikkat! olmasinin degil gorunmesinin! cunku normalde atmosferimiz daha dogrusu hava renksiz bir gazdir!) tek sebebi kirilma hadisesidir.Gunes isinlari atmosfere girdiginde atmosferdeki gaz molekullerine ve toz parcaciklarina carparak sacilir. Gun isigi degisik dalga boylu bircok isindan olusur. En kisa dalga boylu mavi isinlar atmosferin ust tabakalarindaki kucuk parcacilar tarafindan hemen sacilirlar. Fakat kirmiz isik (ki en buyuk dalga boylu isiktir!) sacilmak icin daha buyuk parcaciklara carpmak zorundadir.Gökyüzü acik oldugunda, mavi isik diger isiklara oranla en fazla sacilan isiktir. Bu yuzden de gökyüzü mavi gorunur. Mesela gökyüzü yogun bulutlarla veya dumanla dolu oldugunda, tum isinlar nerede ise ayni oranda sacilir. Bu da gökyüzünun gri renkte gorunmesine sebep olur.Gun batiminda veya dogumunda ise gunes isinlari atmosfere egik girdikleri icin daha fazla yol katetmek zorunda kalirlar. Bu yuzden daha cok isin ve renk sacilir ve o posterlere konu olan, sahane gun dogumu ve batimini gozlemleyebiliriz. Çok az sacilmis olan kirmizi isik ise gunese ve ufuga kizil veya portakal goruntu verir.


En hızlı koşan kuş ? [ en hızlı koşan kuş ]

En hızlı koşan kuş Devekuşu'dur ( 70 km/saat ). Ne yaparsınız.. Garibim uçamıyor bari koşayım demiş


Dünya'ya en yakın yıldız hangisidir ? [ Dünya'ya en yakın yıldız ]

Bence bu soru mükemmel bir kültür ve dikkat sorusu. Bazı gariban arkadaşlarım bilmiyor veya o anda dalgınlıklarına geliyor. Bazısı Kutup Yıldızı diyor Güneş tabiki. Google reklamlarinda mesela bunu verecek reklam bulamayinca gosteriyor.Dünyaya en yakın yıldız güneştir.
"Samanyolu'nda yaklasik 200 milyar yıldız oldugu tahmin edilmektedir; bunlarin arasinda Güneş, Dünya'ya en yakın yıldız olmasi disinda, ortalama ozelliklere sahiptir" demis tr.wikipedia.com


Okyanusun en derin noktası neresidir? [ okyanusun en derin noktası ]


Okyanusun en derin noktası Pasifik Okyanusu'nda, Guam adasinin guney batisindaki Mariana Çukurudur. Derinligi tam tamina 11033 metredir. Bir kilogram agirligindaki bir cismin okyanusun en derin noktası olan Mariana Çukuru'na ulasmasi tam bir saat alir. Ciddi ciddi derin bi yer yani... Gerçi orda bile " Gel Gel burası boyunu almaz " diya bağıran insanlarla karşılaşabilmek mümkünmüş. Yani ben öyle düşünüyorum



Pusulayı kim icat etti ? [ Pusulayı kim icat etti ]

Şimdi soruyu yazarken "Vallahi ben icat etmedim." geyiği geldi aklıma . Pusulayı MS 100 yılında Çinliler icat etti. Manyetik bir ortamda serbest bırakılan bir objenin kuzeye yöneleceği prensibinden hareketle pusulanın keşfi gerçekleşti.



Dünyanın en büyük elması [ Dünyanın en büyük elması ]

Soruyu ilk gördüğümde benim aklıma en büyük elma nerdedir nedir soruları filan gelmişti. Sonra sorunun elmas amaçlı sorulduğunu anlayınca epey bir hayal kırıklığını uğradım yani... Benim gibi ufak çoçukların hayalleri meyvalarla sınırlı işte. Yok bizim hayallerimizde büyük büyük elmaslar..
,
Dünyanın en büyük elması, "Altin yildonum" (50. yildonum) anlamina gelen 545.67 karat'lik "Golden Jubilee"dir.Altin yildonum, 273.85 karat'lik "Yuzuncu yildonum" (Centenary Diamond) elması'nin tasarimcisi Gabi Tolkowsky'nin eseridir.Tas, adini 1997 yilinda 50. tac giyme toreni sirasinda Tayland krali'na verilmis olmasindan almakdadir.

"Altin Yildonum" (Golden Jubilee)

Dünyanın ikinci en büyük elması ise 1905 (Ocak, 26) yilinda Guney Afrika Pretoria'da 3,106 karat olarak bulunmasindan sonra, 9 parcaya bolunen "Cullinan" elmasından elde edilen "Afrika'nin Büyük Yildizi" (Star of Africa)dir. 530.2 karatlik 74 yuzlu dünyanın en büyük ikinci elması "Afrika'nin Büyük Yildizi" Britanya tacina yerlestirilmistir.

"Afrika'nin Büyük Yildizi"

(Star of Africa)Dünyanın ucuncu büyük elması ise "Essiz" anlamina gelen 407 karat'lik Incomparable'dir.2001 yilina kadar satilmis olan en degerli elmas (karat basina degeri ile) 0,95 karat'lik Hancock Red' dir. Tas, $880,000'a ($926,315 karat basina gelen deger) en büyük elmas koleksyoncusu oldugu soylenen Brunei sultani tarafindan satin alinmistir.1 Karat 0.2 gram'dir.


Aya ayak basan ikinci insan ? [ Ay ikinci insan ]

Ay ikinci insan, Ay'a ayak basan ikinci insan Edwin "Buzz" Aldrin. Apollo 11 uzay araci ile 20 Temmuz 1969 tarihinde Ay'a ayak basan ilk insan ise Neil Armstrong'dur.

Neil Armstrong'un Ay'a ayak basmak ile ilgili olarak soyledigi "Benim icin ufak bir adim, fakat insanlik icin buyuk bir" sozu, 20. yuzyilin en onemli sozleri arasindadir. Çoçukluğumda insanın aya basmasından çok bu söz beni ilgilendirirdi. Acaba o adım kaç cm boyundaydı. İnsanlığın adımları ne kadar oluyor acaba. Eeee ne olmuş bi insan aya gittiyse vb. sorular sürekli kafamdaydı. Çoçuk işte sorgular durur..




Güneş'in sıcaklığı kaç derece ? [ Güneş'in sıcaklığı derece ]

Güneş, Güneş Sistemi'ndeki en buyuk gok cismidir. Çok sicak ve yanmakta olan bazi gazlardan olusur. Bu nedenle, yuzeyinde her saniyede milyonlarca atom bombasi patlamasina esit gucte patlamalar olur. Bu patlamalarda boyu Dunyamiz'in buyuklugunun 40-50 kati olan alevler fiskirir.

Atesten bir topa benzeyen Güneş, yuzeyinden cok buyuk bir isi ve isik yayar. Eger, Güneş olmasaydi, her zaman gece olurdu ve her yer buzla kapli olurdu. En onemlisi Dunya'da yasam yani biz olamazdik. Güneş'in sıcaklığı derece 6000 dis yuzeyinde, icindeki sicaklik ise 12 milyon derece dir. Hayır hayır o iğrenç fıkrayı bu güzel bilginin altına eklemeyeceğim




Kağıt Parayı icat eden kimdi ? [ Kağıt icat ]

Kağıt Paranin Tarihcesi

Para icat edilmeden once, deniz kabugundan kiymetli metallere kadar cesitli mallar degisim araci olarak kullanilmistir. Tarihi kayitlara gore, M.Ö. 118 yilinda Çinliler deri para kullanmislardir. İlk kağıt para ise M.S. 806 yilinda yine Çin’de ortaya cikmistir.

Batida kağıt paralarin basilmasi ve kullanilmasi 17 nci yuzyilin sonlarina rastlamaktadir. İlk kağıt paranin 1690’li yillarda Amerika Birlesik Devletleri’nde Massechusetts Hukumeti, İngiltere'de ise "Goldsmiths" ler tarafindan basildigi ve dolasima cikarildigi, 1694 yilinda İngiliz Merkez Bankasi ve daha sonra diger ulke merkez bankalarinin kurulmasi ile de yayginlastigi gorulmektedir.

A) Osmanli İmparatorlugu’nda Kağıt Para

1) Kaime

Osmanli İmparatorlugu’nda ilk banknotlar idari, sosyal ve yasal reformlarin gundeme geldigi tanzimat doneminde tedavule cikarilmistir. Banknotlar bu donemde esas olarak reformlarin finanse edilmesi amaciyla basilmistir.

İlk Osmanli banknotlari Abdulmecit tarafindan 1840 yilinda “Kaime-i Nakdiye-i Mutebere” adiyla, bugunku dille “Para Yerine Gecen Kağıt”, bir anlamda para olmaktan cok faiz getirili borc senedi veya hazine bonosu niteliginde olmak uzere cikarilmistir. Bu paralar matbaa baskisi olmayip, elle yapilmis ve her birine de resmi muhur basilmistir. Kaimelerin zaman icerisinde taklidinin kolayca yapilmasi ve kağıt paraya olan guvenin azalmasi nedeniyle 1842 yilindan itibaren matbaada bastirilmasina baslanarak, el yapimi olanlarla degisimi saglanmistir. Osmanli İmparatorlugu’nda 1862 yilina kadar cesitli sekil ve miktarlarda kaime ihrac edilmistir.

Osmanli İmparatorlugu’nda, 1856 yilinda İngiliz sermayesi ile kurulan Osmanli Bankasi “Bank-i Osmani”, 1863 yilinda Fransiz ve İngiliz ortakliginda “Bank-i Osmanii Şahane” adiyla bir devlet bankasi niteligini kazanmistir. Osmanli İmparatorlugu’nun sik sik Avrupa piyasalarindan borclanmak zorunda kaldigi donemlerde İngiltere ve Fransa, devletten ziyade, kendi idaresi altindaki bu bankaya guven duymus ve mali iliskilerini bu banka kanaliyla yurutmeyi tercih etmistir.

Osmanli İmparatorlugu, Osmanli Bankasi’na hukumetin hic bir bicimde kağıt para basmayacagi ve baska bir kuruma da bastirmayacagi taahhudunde bulunarak, 30 yil sure ile kağıt para ihraci imtiyazini vermistir. Osmanli Bankasi ilk olarak 1863 yilinda, istendiginde altina cevrilmek uzere, Maliye Nezareti ve kendi muhurlerini tasiyan banknotlari tedavule cikarmis, 1863-1914 yillari arasinda da cesitli sekil ve miktarlarda banknot ihrac etmistir.

Yukarida belirtilen taahhut verilmekle birlikte, Osmanli yonetimi Osmanli Bankasi ile anlasarak, halk arasinda "93 Harbi" olarak bilinen 1876-1877 Osmanli-Rus Savasi sirasinda, savas masraflarini karsilayabilmek amaciyla kaime ihrac etmistir.

2) Evrak-i Nakdiye

Birinci Dunya Savasi sirasinda Osmanli Bankasi hukumetin avans ve banknot ihrac istegini geri cevirmistir. Osmanli Bankasi’nin savas doneminde banknot ihrac ayricaligini kullanmayacagini aciklamasi uzerine Osmanli yonetimi, 1915 yilindan itibaren altin ve Alman hazine bonolarini karsilik gostererek dort yil boyunca, yedi tertipte toplam 160 milyon liranin uzerinde banknot cikarmistir. Bu banknotlar “evrak-i nakdiye” adi altinda Turkiye Cumhuriyeti’ne intikal etmistir.

B) Cumhuriyet Donemi Banknotlari

Osmanli İmparatorlugu’ndan intikal eden evrak-i nakdiyeler, Cumhuriyetin ilk yillarinda para bastirilamadigindan, 1927 yili sonuna kadar tedavulde kalmistir.

Bir devletin egemenlik ve bagimsizlik sembolu olmasi nedeniyle, Turkiye Buyuk Millet Meclisi’nde, 30 Aralik 1925 tarih ve 701 Sayili “Mevcut Evrak-i Nakdiyenin Yenileriyle İstibdaline Dair Kanun” kabul edilerek ilk Turk banknotlarinin bastirilmasina karar verilmistir. Bu kanun ile, mevcut evrak-i nakdiyenin ayni nitelik ve miktarda kağıt para ile degistirilmesi esas alinip, paranin sekli ve basilip degistirilmesi gibi konulari duzenlemek uzere, Maliye Vekaleti’nden bir temsilcininin baskanliginda Ziraat, Osmanli, İtibar-i Milli, İs, Akhisar, Tutunculer ve Aksehir bankalari ile Turkiye’de faaliyet gosteren diger baslica bankalarin birer temsilcisinden olusan bir komisyonun gorevlendirilmesi hukme baglanmistir.

1) Birinci Emisyon (E1) Grubu Banknotlar

Donemin Maliye Bakani Abdulhalik Renda baskanligindaki komisyon 9 aylik bir calisma sonunda 1, 5, 10, 50, 100, 500 ve 1.000 liralik kupurlerden olusan Birinci Emisyon Grubu banknotlarin basilmasi kararini almis ve basim isi, bir İngiliz firmasi olan Thomas De La Rue’ya verilmistir. Bu banknotlar, filigranli kağıtlara kabartma baski teknigi ile basilmistir.

Bu emisyon grubundaki banknotlar 1 Kasim 1928 Harf Devrimi’nden once bastirildigi icin ana metinleri eski yazi Turkce, kupur degerleri ise Fransizca olarak yazilmistir.

İlk Turkiye Cumhuriyeti banknotlari olan Birinci Emisyon Grubu banknotlar 5 Aralik 1927 tarihinde dolasima cikarilmistir. Tedavulde bulunan mevcut evrak-i nakdiyeler ise, 4 Aralik 1927 tarihinden itibaren dolasimdan cekilerek 4 Eylul 1928 tarihinde degerlerini yitirmistir.

Turkiye Cumhuriyet Merkez Bankasi’nin Kurulusu

Cumhuriyet Yonetiminin, banknot ihraci imtiyazinin, kurulacak bir milli bankaya verilmesi konusundaki kararliligi cercevesinde, Turkiye Buyuk Millet Meclisi'nce 11 Haziran 1930 tarih ve 1715 sayili Kanun ile Turkiye Cumhuriyet Merkez Bankasi'nin kurulmasi kabul edilmistir. Banka, gerekli hazirliklar tamamlanarak 3 Ekim 1931 tarihinde faaliyete gecirilmis ve banknot ihraci imtiyazi munhasiran Merkez Bankasi’na verilmistir.

2) İkinci Emisyon (E2) Grubu Banknotlar

Turkiye Cumhuriyet Merkez Bankasi kurulduktan sonra, harf devriminden once basilan eski yazili banknotlar, latin alfabesi ile basilmis yeni banknotlarla degistirilmistir.

Latin alfabesi ile hazirlanmis yeni banknotlar, 50 Kurus, 1, 21/2, 5, 10, 50, 100, 500 ve 1.000 Turk Liralik olmak uzere 9 farkli degerde ve 11 tertipten olusmustur. Sozkonusu banknotlardan 50 Kurusluk Almanya’da, digerleri ise İngiltere’de bastirilmistir.

Turkiye Cumhuriyet Merkez Bankasi tarafindan dolasima ilk cikarilan banknot olan 5 Turk Liralik banknotu da iceren İkinci Emisyon Grubu banknotlar, 1937-1944 yillari arasinda tedavule cikarilmistir.

İkinci Emisyon Grubu icinde hem Ataturk, hem de İnonu portreli banknotlar yer almaktadir.

İkinci Dunya Savasi sirasinda tedavule verilmeyen banknotlar

Bu emisyon grubu icinde İngiltere’de bastirilan ancak, İkinci Dunya Savasi sirasinda banknotlari Turkiye getiren geminin Pire Limaninda hucuma ugrayip batmasi sonucunda denize dokulen İnonu resimli 50 Kurusluk ve 100 Turk Liralik banknotlar ile yine İngiltere’de bastirilan ancak, Londra’daki bir hava hucumu sirasinda basildigi matbaa zarar goren 50 Turk Liralik banknotlar dolasima verilmemistir.

3) Ücuncu Emisyon (E3) Grubu Banknotlar

Tamami İnonu portreli olarak bastirilan Ücuncu Emisyon Grubu banknotlar, 1942-1947 yillari arasinda dolasima cikarilmis olup, 21/2, 10, 50, 100, 500 ve 1.000 Turk Liralik kupurlerden olusan 6 farkli degerde, 7 tertip olarak İngiltere, Almanya ve Amerika’da bastirilmistir.

4) Dorduncu Emisyon (E4) Grubu Banknotlar

Yedi emisyon grubu icinde en az farkli degerde banknotu ve tertibi bulunan Dorduncu Emisyon Grubu banknotlar 10 ve 100 Turk Liralik kupurlerden olusan 2 farkli degerde, 3 tertip olarak Amerika Birlesik Devletleri’nde bastirilmistir. 1947 ve 1948 yillarinda dolasima cikarilan bu emisyon grubu banknotlarin tamami İnonu portreli olarak bastirilmistir.

5) Besinci Emisyon (E5) Grubu Banknotlar

Besinci Emisyon Grubu banknotlar, 21/2, 5, 10, 50, 100, 500 ve 1.000 Turk Liralik kupurlerden olusan 7 farkli degerde, 32 tertip olarak basilmis ve 1951-1971 yillari arasinda dolasima cikarilmistir.

Ülkemizde bir Banknot Matbaasi kurulmasi calismalarina 1930’lu yillarin sonlarina dogru baslanmis ancak, İkinci Dunya Savasi’nin baslamasi ile bu calismalara devam edilememistir. 1951 yilinda yeniden baslatilan Banknot Matbaasi kurma isi 1958 yilinda tamamlanmis ve ayni yil banknot basimina baslanmistir.

Besinci Emisyon Grubu banknotlarin bir kismi İngiltere’de, bir kismi da ulkemizde basilmistir. Halk arasinda “Mor Binlik” olarak adlandirilan 1.000 Turk Liralik banknot da bu emisyon grubu icinde yer almaktadir.

Dolasima verilen banknotlar 1958 yilinda Banknot Matbaasi kuruluncaya kadar Amerika Birlesik Devletleri, İngiltere veya Almanya'da bastirilmis olup, Banknot Matbaasi’nda basilan ilk banknot Besinci Emisyon Grubu III. Tertip 100 Turk Liralik banknottur.

6) Altinci Emisyon (E6) Grubu Banknotlar

Altinci Emisyon Grubu banknotlar 5, 10, 20, 50, 100, 500 ve 1.000 Turk Liralik olmak uzere 7 farkli degerde, 18 tertipten olusmakta olup, 1966-1983 yillari arasinda dolasima cikarilmistir. Bu banknotlardan I. Tertip 20 Turk Lirasi İngiltere’de, digerleri ise Turkiye Cumhuriyet Merkez Bankasi Banknot Matbaasi’nda basilmistir.

7) Yedinci Emisyon (E7) Grubu Banknotlar

1979 yilindan itibaren dolasima verilmeye baslanan Yedinci Emisyon Grubu banknotlar 2002 yili itibariyle; 10, 100, 500, 1.000, 5.000, 10.000, 20.000, 50.000, 100.000, 250.000, 500.000, 1.000.000, 5.000.000, 10.000.000 ve 20.000.000 Turk Liralik olmak uzere 15 farkli degerde, 36 tertipten olusmakta olup, banknotlarin tamami Turkiye Cumhuriyet Merkez Bankasi Banknot Matbaasi’nda basilmistir.

Cumhuriyetin kurulusundan gunumuze kadar 7 emisyon grubunda 21 farkli degerde, 114 tertip banknot bastirilip dolasima cikarilmistir. İlk alti emisyon grubundaki banknotlarin tamami ile yedinci emisyon grubundaki banknotlarin bir kismi degisik tarihlerde dolasimdan kaldirilmis ve 10 yillik zamanasimi surelerinin sonunda degerlerini yitirmislerdir. Halen dolasimda bulunan banknotlarimizin tamami yedinci emisyon grubuna aittir.

Faaliyete gectigi 1958 yilindan bu yana banknotlarimizin basimini surduren Banknot Matbaasi, uzun bir deneyim sureci gerektiren banknot uretiminin orijinal kompozisyon ve kaliplarini da cagdas standartlarda yapacak duzeye gelmis ve dunya standartlarindaki 1.000.000, 5.000.000, 10.000.000 ve 20.000.000 Turk Liralik banknotlarimizin her turlu tasarim, kalip ve baski islemlerini tamamen kendi kadro ve donanim olanaklari icinde basariyla gerceklestirmistir.

Bilgiyi Merkez Bankasının sitesinden kopyaladım. Kendim yazamazdım zaten... Neyse ben hazırladım topladım. Merak eden okur. Kimse merak etmesse google görür :)

Derken LayZee Barış Akarsu - Aldırma çalıyordu.

Wednesday, April 19, 2006

"Elli Parça"dan bir sözü tuttu... Şimdi önümüzdeki sözlere bakacağız...

Merdiven üstünde duran kadınlardı yanılmıyorsam kitabın kapağındaki o ilgi çekici resim. Dediğim gibi daha kapağından ilgimi çekmiş ve hemen hakkında birşeyler bulmaya çalışmıştım Murathan Mungan'ın. Bulduğum her üç bilginin birinde o adam hakkında şöyle böyle diyorlardı. Çok şaşırmıştım. Yazdığı yazılar bu kadar güzel bu kadar romantik olan bir insan nasıl öyle biri olabilir diye epey kafa yormuştum... Tabiki benim kafa yormam adamın kişiliği üzerinde tesir göstermedi. Ben de her kim olursa olsun beni yazdıkları ilgilendirir diye düşünmeye başladım ve Murathan Mungan imzasını gördüğüm her yazıya sarıldım.Ve Murathan Mungan, bugüne kadar yazdığı, bilinen, bilinmeyen, bestelenmiş ya da gün ışığına çıkmamış tüm şarkı sözlerini “Söz Vermiş Şarkılar” başlığı altında kitaplaştırdı.Sanatçının bazı şarkı sözleri, geçtiğimiz yıl yayımlanan “Elli parça” kitabı içinde “Belki Birkaç Şarkı” başlığı altında yer almıştı.Gelecekte yayınlamayı düşündüğü kitapların parçalarından oluşan "Elli Parça" adlı eserinde okura vermiş olduğu sözü "Söz Vermiş Şarkılar" adlı eserinde yerine getiriyor. Sözlerini Murathan Mungan’ın yazdığı on sekiz şarkıdan oluşan, Türkiye’nin önemli şarkıcı ve toplulukları tarafından seslendirilen Söz Vermiş Şarkılar adlı müzik albümünde yer alanlar da dahil olmak üzere, toplam seksen iki şarkı sözünün yer aldığı kitap, kendi içinde yedi bölümden oluşuyor: Gecenin Sert Sesleri, Aşk Tesadüfleri Sever, Kullanılmış Şarkılar, Komşunun Şarkıları, Beklemiş Sözler, Şarkıcı Kız Kezban’ın Önlenebilir Tırmanışı, Söz Vermiş Şarkılar. Murathan Mungan’ın bugüne dek hiç sahnelenmemiş müzikali “Şarkıcı Kız Kezban’ın Önlenebilir Tırmanışı” adlı oyununu oluşturan on yedi şarkının tamamı ilk kez bu kitapta yayımlanıyor. Böylelikle, “İstersen Hiç Başlamasın”, “Çember” ve “Otel Odaları” gibi şarkılarını bildiğimiz bu müzikalin, diğer şarkılarını da öğrenmiş oluyoruz.

Her bölümün başında, o bölümdeki şarkılarla ilgili açıklama yazılarının yer aldığı kitabın sonunda, meraklıları için hazırlanmış yazılar, notlar, diskografi, dergi ve kitaplara ilişkin yayım listesi yer alıyor.

Bir tek sözcüğün dışında küçük harfin hiç kullanılmadığı, 45’lik plak formatında tasarlanan, 132 sayfadan oluşan ve Metis Yayınları tarafından yayımlanan kitabın tasarımı, Zebra Design Factory’den Ali Gürevin’e ait. Kaynaklar: WwW.MuratHanMunGan.CoM WwW.KurcaliYorum.CoM Derken LayZee Teoman - Ağır Kapı çalıyordu...

Şiirleşmelerdeyken ...

Şimdi yalnızsın,
Oysa ben hep buradaydım. Şimdi hastasın, Ben hep seni hissettim. Sen her zaman şiirler yazdın, Saklanmış sözcüklerle, Ben hep içlerindeydim. Şimdi ben yazıyorum. Belki okuyacaksın, Şimdi ben yazıyorum, Belki yeniden hissedeceksin. Bir gün evet bir gün, Tüm uyuyan melekler uyanacak, o güne kadar hoşçakal...
Neyse diyor içimden bir ses hoşçakalı o söyledi merhaba da yakındır... Diyerek kendisini andığınız kişinin.... Şimdi yalnızım Oysa sen hep ordasın Hastayım, üşüyorum Bu sefer ankarada da değilim İzmirin sıcaklığı evimin sıcaklığı olsa da üşüyorum Senin sıcaklığını özlüyorum. Ben beceremedim şiir yazmayı hiç bi zaman Sustum Ama hep okudum Bi harfi bile atlamadan Şimdi de okuyorum Hissediyorum O gün çok yakın bi gün Biliyorum MERHABA Şeklinde cevap vermesini seviyorum.... Hatta bu şekilde cevap veren kişiyi de seviyorum... Acaba buralarda mıdır o da? Seslensem duyar mı ? Diye sorgularken LayZee Sweet Dreams - Marilyn Manson çalıyordu.

Orta Dünyada Hobitler Elfler İnsanlar ve Büyücülerle Birlikte Bir Konser

Tam olarak hatırlamıyorum ama sanırım ilkokul 8. sınıf dönem arasında elime almıştım evde bulduğum güzel kapaklı kitabı. Ailemden ilk tepki kişiler çok karışık boşver okuma olmuştu. Ama ben umursamadım ve başlamıştım. Cidden de kişileri öğrenmek epey zaman almıştı ama kişileri çözdüğümde o yüzüğün o şirin hobitlerin uzun kulaklı ve bilhassa dişi olanlarını çok sevdiğim elflerin dünyası bana mükemmel gelmişti... LGS ye hazırlanmam gerekirken boş bulduğum her vakitte J.R.R Tolkien'in kitabına sarılıyordum... Filimleri yayınlanmaya başladığında ben 2. kitabı bitiriyordum. Arkadaş çevremden hep aynı tepkiler gelmişti. "Neden okuyorsun ki nasıl olsa onun da filmi yapılacak o zaman izlersin başka kitaplar oku..." Verdiğim cevap ise hep aynıydı "Bu sayfalardan birşeyler okumanın tadı ile vizyondan izlemenin tadı hiç bir olur mu? " Kitabını okuduğum halde oyuncu kadrosunun kalitesi ve filme gelen müthiş övgüler sebebiyle filme gitmeye karar vermiştim... Filme gittim. Tabiki de konuyu müziğe bağlayabilmek için müzikleri dikkatimi çekmişti demeyeceğim... Çünkü filmin konusu ve görüntüleri o kadar güzeldi ki müziğine hiç dikkat edemedim... Ama sonradan internetten öğrendim ki müzikleri çok güzelmiş... Hatta öğrendim ki sadece soundtrack'larla sınırlı değilmiş Yüzüklerin Efendisi için yapılan müzikler... ( ohh be bi an konuyu bağlayamayacağım sandım ) Hatta J.R.R Tolkien'in "Yüzüklerin Efendisi" ve "Silmarillion" gibi romanlarını konu alan şarkı sözleriyle tanınan gruplar da var. İşte konserini sizlere tanıtacağım gruplardan biri de Yürüklerin Efendisi ile birlikte ünlenme şansı bulmuş bir grup... "Blind Guardian"Gelelim esas haberimize alman heavy metal devi Blind Guardian, 14 Mayıs 2006 tarihinde Refresh the Venue Açık Hava sahnesinde bir kez daha Türk müzikseverlerle buluşacak. Blind Guardian 2002 yılında çıkardığı "A Night At The Opera" albümü sonrası çıktığı dünya turu dahilinde Türkiye'de ilk kez 28 Eylül 2002 tarihinde Bostancı Gösteri Merkezi'nde sahne aldı ve Orta Dünya atmosferine bürünmüş 4000 hayranına muhteşem bir konser verdi. Bu konserde gösterdiği üstün performans Türk fanlarının hafızalarına kazındı. Blind Guardian "A Night At The Opera" albümü sonrası alışık olduğumuz bir sessizliğe büründü. Fakat bu sefer fanlar eskisi kadar sabırlı değildi. Hayranlarından gelen tepkiler üzerine resmi web sayfaları www.blind-guardian.com 'a açıklamaya yapan grubun vokalisti Hansi Kursch "Blind Guardian istenilene göre hareket etmez sadece kendi istediği ve hissettiği zaman en iyisini yapar." şeklinde bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Grubun davulcusu Thomen Stauch 2004 yılında gruptan ayrıldı ve yerine genç yetenek Frederik Ehmke dahil oldu. 2005 yılında ise grup yıllardır çalıştığı plak firması Virgin Records ile yollarını ayırdı ve Almanya^'nın en büyük Rock/Metal plak firması olarak kabul edilen Nuclear Blast ile yeni albüm için anlaştı. Grubun henüz ismi açıklanmayan fakat daha önceki albümler gibi dinamik, enerjik, güçlü, sert ve yüksek melodiye sahip 8. stüdyo albümü 2006 Ağustos ayında piyasaya çıkacak. Yeni albüm öncesi 24 Şubat 2006 tarihinde "FLY" isimli mini-CD'sini yayınlayan Blind Guardian henüz yeni albümü çıkmadan başlayacağı dünya turu kapsamındaki 3. konserini 14 Mayıs 2006 Pazar günü İstanbul Refresh the Venue'de verecek. Yeni albümünden parçaların yanı sıra grubun tüm albümlerinden oluşacak uzun bir set listesiyle ve iki buçuk saatlik performansı ile karşımızda olacak. Grup kadrosu: Hansi Kürsch - Vocal André Olbrich - Gitar Marcus Siepen - Gitar Frederik Ehmke - Davul Bu arada unutmadan konserin yerini tarihini bilet fiyatlarını falan da belirteyim... Blind Guardian Tarih : 14 Mayıs Pazar 19:00 Bilet Fiyatları : 42,50 YTL - Normal - 80 YTL - VIP

Wednesday, April 12, 2006

Bir Yalanın Hikayesi

Sabah olmuştu. Önce uyanan hangisiydi ikisi de hatırlamıyordu. Sona birbirlerine sıkı sıkıya sarıldılar. Bir daha ayrılmayacaklarına söz alıyorlardı birbirlerinden. İkisi de birbirinin nefas almasını güçleştirecek şekilde sıkıyorlardı birbirlerini. Sonra hemen az zamanları kaldığını anlayıp hızlıca hazılanmaya başlıyorlardı. Güneş çoktan doğmuş. Hayat çoktan başlamıştı. Erkeğin aklına bişeyler takıldı. Sonra savurdu attı beynindekileri. İçeriden kız geldi. Saçını, makyajını tamamlamıştı. Nasıl olmuş dedi. Erkek çok fazla beğenmişti. Hani modern sağlam ezilmez erkek ya pek belli etmedi beğendiğini. Hazırlanmıştı her ikisi de. Bir şeylerden bir yerlerde kaçarcasına çıktılar evden. Koşarak ayrıldılar evden. Sonra ikisi de birbirine bir daha bırakmayalım birbirimizi sözlerini tekrarlattırıyordu. Nedendi bu kadar güven isteği. Bu kadar mı korkuyorlardı birinin bırakıp gitmesinden günün birinde... Tekrardan ayrılık geliyordu. Farklı taşıtım araçlarına bindiler, farklı yönlerde yol almaya başladılar. İlginçtir ayrılmayacağız sözü verdikten yaklaşık 5 dakka sonra beden olarak ayrılmışlardı... Erkeğin beyninde hala saçma düşünceler dolaşıyordu... Sen güçlüsün dedi kendine. Olmadı öyle birşey. Öyle ufak bir şeyden bu kadar büyük bir mucize gerçekleşemez. Öğlen tekrardan görüştüler gülüştüler eğlendiler herşey eskisi gibiydi. Veya en azından erkek öyle olmasını umuyordu. Çünkü beyninde hala karıncalanmalar vardı... Akşam görüşme ve güzel bir yerlerde akşam yemeği yemeye karar verdiler... Evet diyordu erkek içinden sorun filan yok ikimiz de mutluyuz... Bu sırada içinden yalanları kendine tekrardan sıralıyor yalanlarına kendini de inandırıp içindeki şüpheleri bastırmak istiyordu. İnandırdı da... Akşam yemeği iyiydi iyi olmasına akşam yemeğine kadar olan konuşmalar da çok güzeldi ama akşam yemeği sonrasında gittikleri yere hayatları boyunca hep gitmemeyi dileyeceklerdi... Sonra konuştular konuştular... Kuşları izlediler... Kuşlar biler artık konuşmayı bırakıp gitmeleri için saldırgan davranıyordu onlara ama onlar anlamıyordu işaretleri ve konuşmaya devam ediyorlardı... Konuştular... Erkek Acaba dedi... Belki dedi... Yoksa dedi... Ve film hikaye oracıkta bitti... LayZee yazıyı bitiriken Athena - Kayıp Çalıyordu...